30 Nisan 2017 Pazar

Yusuf Alper’in “Psikodinamik Açıdan Abdülkadir Budak Şiiri ve ‘Kapalı Bir Açılım’” Eleştirisinin İnceleme Yöntemleri

Yusuf Alper; Varlık dergisinin Ekim 2015 sayısında yayınladığı bu eleştirisinde, Abdülkadir Budak’ın yetiştiği ortamın tasviri ve Budak’ın biyografisi ile başlamaktadır. Burada ağır basan kabullenici bir bakış açısı göze çarpmaktadır. Daha sonra, soru sorma metodu ile yazıyı aşma, bir sonraki bölüme geçme amacını taşıdığı oldukça ortadadır;“Şair oldu da zorlaşmadı mı?, Evde üç şairin olması dördüncü kişi için nasıl bir zorluktur?”[1]
Ayrıca; Haydar Ergülen’in Yusuf Alper için söylediklerini, sadece isim değiştirmesi yaparak, Abdülkadir Budak şiiri içinde söylemektedir. Necatigil’in Metin Altıok için yazdıklarını da aynı şekilde Budak’a uyarlamaktadır. Böylece eleştirisine metinlerarasılık metodunu da ilave etmektedir;
“O aktığı yeri iyi belirlemiş, sürekli yatağını genişletmeye ve derinleştirmeye çalışan bir ırmaktır. Onun her yeni kitabını ya da şiirini bambaşka yataklarda bulamazsınız. Değişmeden gelişen bir şiirdir onunkisi.”[2]
Ayrıca yazar ünlü psikanalistlerden olan Hanna Segal’den de bir alıntı kullanmaktadır. Bu alıntıyı da kendisine ait bir başka eserden yapmaktadır.
“Segal: Artistik dürtü özellikle Kleinci depresif konum ile bağlantılıdır ve iç dünyamızdaki hasarın onarımı veya kaybedilmiş nesnelerin (insanları demek istiyor) yeniden bulma gereksinimlerindendir.”[3]
Yazıda, A. Budak’ın şiirlerinden alıntılarda yapılmaktadır. Bu alıntılar üzerinden seçilen kelimeler ile bir şiir-hikâye kurulduğu görülmektedir. Ayrıca çıkarılan kelimelerin sayılarından yapısalcı bir çözümleme yapıldığı görülmektedir. Yusuf Alper’in yapısalcı çözümlemesi sadece sistemi ortaya çıkarmaya yönelik değildir, aynı zamanda yorum getirmeye çalışmaktadır.
Yazar, A. Budak’ın şiirindeki baba söyleminden yola çıkarak, psikanaliz bir eleştiri yöntemini kullanmaktadır. Bunun sonucunda da Budak’ın narsisistik travma yaşadığını iddia etmektedir:“Bu alıntılar ve genel olarak yazdıklarına bakıldığında A. Budak’ın ciddi bir narsisistik travma yaşadığını, bunun kaynağının da baba olduğu düşünülebilir.”[4]
Yazarın psikoloji terimlerini çok iyi bir şekilde kullandığı görülmektedir. Ele aldığı şairin şiirlerini, bu terimlerle özdeşleşen alıntılar yaparak yazıya bir plan getirmiştir. Yazarın şiirlerini yazdığı dönem ile kendi hayatında bulunduğu evreler arasında köprüler kurarak, yazının malzemelerini çıkarmıştır. Yazıda hem şiir kitapları kronolojik sırayla incelenmiş, hem de şairin yaşantısı kronolojik bir sırada aktarılmıştır.
Kolcu, Edebiyat Kuramları adlı eserinin ‘psikanalitik edebiyat kuramı’ bölümünde; ‘Bu kurama göre yazarın yaşadığı hayat, çocukluğu, eğitimi, çevresi, arkadaşları, hastalık ve nevrozları, ruhsal durumu, cinsel kompleksleri, bilinçaltı vb. sanat eserinin açıklanmasında, anlaşılmasında rol oynar[5] diyerek konuya bir açıklama getirmektedir. Yazının en başında Yusuf Alper, yazarın çocukluğu hakkında bir şeyler bilmiyoruz dese de Budak’ın aile yaşantısı ve babası ile olan ilişkisini bilmektedir.  Şiirde bulduğu noktaları, bu hayat ile birleştirerek, eserlerin psikodinamik noktalarını ortaya koymaktadır. Bu çözümlemelerle birlikte sadece, şiirlerin psikanaliz çözümlemesi yapılmamış aynı zamanda şair hakkında yorumlamalar bulunmuştur:
Budak şiirinin en temel özelliği özgün oluşudur. Onun şiirlerinin altından imzasını kaldırsanız da Budak şiiri olduğu anlaşılır. Bence bu sanatın olmazsa olmaz kurallarından biridir ve Budak bunu başarır. Orta yaş kuşağı Türk şairleri içinde imzası bu kadar belirgin olan çok az şair vardır.”[6]
Yazının tamamına bakıldığında; kitap takibi sırasında bir inceleme yapıldığı ortaya çıkmaktadır. Abdülkadir Budak’ın mevcut bulunan beş adet şiir kitabı kronolojik bir sıra izlenerek eleştiri/inceleme konusu edilmiştir. İncelemede örneklemlerin bolca kullanılmış ve bu örnekler üzerinden verilen imge-simge ilişkilerini açıklamak için yapısalcı bir eleştiri tercih edilmiştir. Yazının sonuna doğru; psikanalitik inceleme sonucunda, ‘şiirin öznesi şairin kendisi midir?’ sorunsalı üzerinde durulmaktadır ve birkaç çıkarım ortaya atılmaktadır.
Kaynakça
Alper Yusuf, Psikodinamik Açıdan Abdülkadir Budak Şiiri ve ‘Kapalı Bir Açılım’, Varlık Dergisi,                              S.1297
Alper Yusuf, Psikanaliz ve Aşk, Özgür Yay., İstanbul, 2012
Kolcu Ali İhsan, Edebiyat Kuramları, Salkımsöğüt Yayınları, Erzurum, 2010
Moran Berna, Edebiyat Kuramları ve  Eleştiri, İletişim Yayınları, İstanbul, 2014



[1] Alper Yusuf, Psikodinamik Açıdan Abdülkadir Budak Şiiri ve ‘Kapalı Bir Açılım’, Varlık Dergisi, S.1297, s.86
[2] Age.. s.86
[3] Alper Yusuf, Psikanaliz ve Aşk, Özgür Yay., 2012, İstanbul, s. 91-125
[4] Alper Yusuf, Psikodinamik Açıdan Abdülkadir Budak Şiiri ve ‘Kapalı Bir Açılım’, Varlık Dergisi, S.1297, s.87

[5] Kolcu Ali İhsan, Edebiyat Kuramları, s.176
[6] Alper Yusuf, Psikodinamik Açıdan Abdülkadir Budak Şiiri ve ‘Kapalı Bir Açılım’, Varlık Dergisi, S.1297, s.90
Oktay Yivli’nin “Retrospektif Bir Haydar Ergülen Okuması: Kabareden Emekli Bir ‘Kızkardeş’” Eleştirisinin Yöntemleri

Oktay Yivli’nin, Varlık dergisinin Eylül 2015 sayısında yer alan bu yazısında; Haydar Ergülen’in 1995 yılında Oğlak yayınlarından çıkan ‘Kabareden Emekli Bir ‘Kızkardeş’’ (Lina Salamandre)  kitabından yola çıkılarak bir retrospektif okuması yapmaktadır. Retrospekif kelime olarak “geriye dönük” demektir. Bazen de “geçmişi hatırlayan, geçmişi ele alan, geçmişe yönelik” anlamları da taşımaktadır. Yivli, yazısının başında Haydar Ergülen’in “Hafız ile Semender” başlıklı yazısında gerçek bir kişi gibi sunulan Lina Salamandre kişisi üzerine bir soruştura başlatmaktadır. Ayrıca okuyucuya sorular yönelterek, okuyucunun metin karşısında uyanık olmasını sağlamaktadır.
"Peki, şiire sızan bu hikayeyi kim bilmektedir?”[1]
            Yivli bu okumayı retrospektif bir yaklaşım ile yaptığını en başından söylemektedir. Başta da belirtildiği üzere esere dönük bir eleştiri olduğu açık ve nettir. Eleştirinin, ilk şiirden başlayarak, devamlı olarak şiirin çözümlenmesi üzerine durulmaktadır. Yaptığı okumanın doğruluğunu saptamak adına, Ergülen’in yapmış olduğu birtakım alıntılara yer vermektedir.
            Berna Moran’ın Edebiyat Kuramları ve Eleştiri adlı eserinin ‘Yeni Eleştiri’ bölümünde;
W. Schumaker’in dediği gibi eseri okurken belki bir özellik eleştiricinin dikkatini çekmiştir; eseri yorumlamak için bir varsayım belirmiştir kafasında. Bunun doğru olup olmadığını anlamak için eser üzerine dikkatle eğilmesi, metni, varsayımın ışığı altında incelemesi gerekir. Eser eleştiricinin buluşunu doğruluyorsa oturup makalesini veya kitabı yazar[2]
bunları aktarmaktadır. Sadece yeni eleştiri yöntemini kullanmaktadır demek yazara haksızlık olacaktır. Zira yer yer diğer eserler ile bağlantılar kurarak benzerliklerini de ortaya çıkarmaktadır. Bu bağlamda Yivli metinlerarasılık metodunu da kullanmıştır;
            “Haydar Ergülen ‘Dişi Bir Serzenişin Şiiri’ başlıklı sunuş yazısında sözde Ruth Huntley’in Lina Salamandre için hazırlamış olduğu The Mysteries of The Pain kitabının önsözünden alıntı yapar. Aslında gerçek dünyada böyle bir kitap yoktur. Bununla birlikte Amerikalı kadın şair Emiliy Dickinson’ın ‘The Mysteries of Pain’ şiirine gönderme yapmaktan geri durmaz”[3]
            Başta da belirtildiği üzere, sorularla eleştirisine bir canlılık katan yazar, eleştirisinin başında bir bütünsellik amaçlamaktadır. Daha sonraki satırlarında şiirin retrospektif okuması adına, parçalara inildiği görülmektedir. Burada bir nebzede olsa yapısalcı yöntemi kullandığını söylemek mümkündür. Şiirlerden çıkarılan sözcükler üzerinden yeni çıkarımlar yapılmaktadır. Bunları şiirinin üzerine yayıldığı görülmektedir. Ayrıca yazar okuması sırasında bulduğu edebiyat kuramları hakkında da okura bilgiler sunmaktadır;
            “Almanların özdeşleyim kuramına uygun biçimde özneden nesneye, yani algılayan insandan edilgen saate aktarılmıştır.”[4]
            Yazarın yapmış olduğu bu okuma da asıl kullanılan kuram, Yivli’nin bir okur olarak şiirde verilen boşlukları doldurmasıdır. Bu da bize doğrudan alımlama estetiğine götürmektedir. Yazar, Ergülen şiirini bilinmeyenin yerine bilinen gerçekte olan bir bakış açısı koyarak yeni bir yön getirmiştir. Buradaki çıkarımlarını kullanarak, yeni bir metin kazandırmıştır.

            Kaynakça
            Moran Berna, Edebiyat Kuramları ve Eleştiri, İletişim Yayınları, İstanbul, 2010
          YİVLİ Oktay, Retrospektif Bir Haydar Ergülen Okuması: Kabareden Emekli Bir ‘Kızkardeş’,                           Varlık, S:1296 (2015),
               



[1] YİVLİ Oktay, Retrospektif Bir Haydar Ergülen Okuması: Kabareden Emekli Bir ‘Kızkardeş’, Varlık, S:1296 (2015), s.34
[2] MORAN Berna, Edebiyat Kuramları ve Eleştiri, İletişim Yayınları, 2014, s.209
[3] YİVLİ Oktay, Retrospektif Bir Haydar Ergülen Okuması: Kabareden Emekli Bir ‘Kızkardeş’, Varlık, S:1296 (2015), s.34
[4] Age.. s.35

2 Ekim 2016 Pazar


Çınar altlarına giren hacı misi kokuları
Semercinin sokağı burası, kalaycılar gürültüsü ne arar
Ayakkabı tamircileri, ağzında çivileriyle Filistin'de kaldı
Gaz yağı isteyen çocuğun ayağında gara lastik
Bıçak darbeleriyle sivrilmiş kalem uçları
Elde eşek sırtta çam odunu, gırtlak boyu fakirlik
Küllü su göz yakmaz nerden gelir bu ağlama
Kunut duası zamanı imamın kılıcı çitlembik
Çeşme yolu giden çoban çocuğun tırnaklarımı kaldı
Vaad ettiğiniz güzelliklerle yarışmada
Sizin dünyanız duymadı bozdağların sesini, gelmedi, aşmadı tren yollarını
Ey bu toprakların tavşanak kökleri, ver artık sürgünlerini
Biliyorum sen çınar gibi su beklemezsin
Sarıyor her yanımı füsun gülleri
ö.ş
Duydun mu ne diyorlar
Bizde boğulmuşuz ruh alemlerinde varoluşçuluk zemzemelerinde
Taşraya ağır bir küfür, bir tokat bu
Kim yaşamış bahsettiğin bunalımı
Var git bak onlar bıroklin menetın kıblelerinde
Her an bir paylaşım aktarım boşaltım
Bal dağıtırsın beyaz sakal duraklarında
Kitap ki seni bu emele sevk eden
Gel benimle bizim böceklerin adı gregor samsa değil
Bizdik kendi temelimize incir tohumları eken
ö.ş
Avcı kuşları kuyu başlarından su içemez
Simsiyah bir örtüye turuncu gaga
Ölümün rengi sarı, ölümün rengi mor
Neden karalara bürünür ki insan
Var ki içimizde bir karanlığa meyl
El çürük, dil çürük, kalp çürük
Çünkü karanlık bir meyn
Karanın secdesi ak
Cenîverin ilerisi cennet
Irmaklardan akan şaraplara inat bizimki ak
Alın yumurtalarınızı altımızdan,
Bu ülkede bu çocuklar hep yalın ayak
ö.ş
Magnezyum çubukları ile dolu
Küçük rok hamlesi...
Dervişin sırt çantasında küf bulaşmış bir mesnevi
Yakacağı alevin rengi
Elimde saman, kızıl çamur
Ne işi var demirin kerpiç duvarda
Süleyman efendi nasırları ile girdi
Senin neyin var şiir adına
Cehennem bitkisi nerden geldi bu küre-i feleğe
Havva' nın ayağı cennet, Adem zambak safında
ö.ş

Yusuf Alper’in “Psikodinamik Açıdan Abdülkadir Budak Şiiri ve ‘Kapalı Bir Açılım’” Eleştirisinin İnceleme Yöntemleri Yusuf Alper; Varlı...