Yakup Kadri
Karaosmanoğlu’nun Sodom ve Gomore Adlı Eserinde Metinlerarası İlişkiler
Giriş
Yakup Kadri Karaosmanoğlu Sodom ve
Gomore’yi 1928 yılında bastırmıştır. Eser konu olarak; İstanbul’un İtilaf
Devletleri tarafından işgal edildiği dönemde gerçekleşen iğrenç çıkar
ilişkilerini ve insanların para hırsı ve şaşalı yaşamak amacıyla, ne gibi
iğrenç hallere düşebileceklerini anlatmaktadır. Roman işgal kuvvetleriyle memleketin
yerlileri arasında geçmektedir. Captain Jackson Read, İngiliz gururu kibrini,
Captain Marlow ise İngiliz ahlakının çöküntüsünü temsil etmektedir. Yakup Kadri
Karaosmanoğlu bu kitapta Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul’da yaşayan bir
zümreyi ve bu zümre içerisinde yaşayan insanların ilişkilerini anlatarak, o
dönemin ahlak yapısını ortaya çıkartmaktadır. Tarafımızca Yakup Kadri’nin bu
eseri, postmodernizm ile birlikte kavramlaşmaya başlayan bir yöntem olan
metinlerarası ilişkiler üzerinden yeni bir okuma yapılacaktır. Bu okumada yol
göstericiliği ve metinlerarası kavramlara getirdiği açık tanımlar açısından
Kubilay Aktulum’un Metinlerarası
İlişkiler eseri esas alınacaktır. Metinlerarası kavramların ışığında bir
çözümleme yapılacaktır.
1.
Yansılama (Parodi)
Yansılama, metinlerarası yöntemlerde bir
metni bir başka metne türev ilişkisine göre bağlamaktadır. Bu konuda Gerard Genette, bir şarkıyı başka bir tonda söylemek, yani bir melodiyi başka bir ses
perdesine geçirmek demiştir.[1]
Yazın alanına uygulandığında, yansılama bir metni başka bir amaçla kullanmak,
ona yeni bir anlam yüklemektir.
Eğer
bir ana metin ile gönderge metin arasındaki ilişki konu düzeyinde
gerçekleşiyorsa, “yansılama” öne çıkar. Bu durumda bir yapıtın biçemi
değiştirilmeden konusu değiştirilir.[2]
Yukarıdaki alıntıda Kubilay Aktulum yansılamanın konu değişikliğinde ortaya
çıktığını ifade etmektedir. Burada biçemin aynı kaldığı konusunun altı
çizilmektedir. Bu açıdan Sodom ve Gomore’ye bakıldığında öncelikle eserin adı,
Tevrat’ta geçen Sodom ve Gomore kentlerinin isimleri ile benzerlik taşıdığı ilk
göze çarpan olaydır. Konu olarak ta Tevrat’a bakıldığında, ilk kısmı olan yaratılış
konusunda Sodom ve Gomora[3]’nın
büyük suçlama altında oldukları belirtilen iki kent olarak verilmektedir. Burada Lut’un evine iki melek misafirliğe gelir ve
Lut’a çocuklarını ve damatlarını alıp şehri terk etmesini söylerler. Daha sonra
Sodom halkı Lut’un evinin etrafını sararak o iki yabancıyı kendilerine teslim
etmelerini söylerler. Tevrat’ta Sodom halkının eşcinselliğine vurgu yapılır. Getir onları da yatalım.[4]
Sonrasında ise Lut onlara el
değmemiş kızlarını vermeyi teklif etse de adamlar yine de kabul etmezler. Bunun
üzerine Lut kapıyı kapatır ve evden kaçarak gider. Sonra RAB Sodom ve Gomora’nın üzerine gökten ateşli kükürt yağdırdı.
Bu kentleri, bütün ovayı, oradaki insanların hepsini ve bütün bitkileri yok
etti.[5]
Olarak geçmektedir. Kuran-ı Kerim de
ise Sodom ve Gomore ismi geçmez ama aynı olayı anlatan Araf Suresi, Hud Suresi, Ankebut Suresi bulunmaktadır. Bu surelerde
Lut kavminin helâk oluşu anlatılmaktadır.
Tüm bu olaylar ile Yakup Kadri’nin Sodom ve Gomore’sinde metinlerarası
ilişki bâbında bir yansılama metodunun uygulandığı ortadadır. Sodom ve
Gomore’de İstanbul bu iki şehrin içerisinde barındırdığı unsurları Kurtuluş
Savaşı sırasında barındırmaktadır. Yazar
Kutsal Kitaplar da geçen Sodom ve Gomora da kine benzer bir durumu,
eşcinsellik üzerinden ve insanların para hırsı yüzünden nasıl hallere
büründüklerini göstermeye çalışmıştır. Adeta bir Sodom ve Gomora yaratmaya
çalışmıştır. Sodom ve Gomora halkının düştüğü durumu eserde Leyla, Major Will,
Azize Hanım, Madam Jimson üzerinden verilmiştir. Leyla eserde hem Türk
sevgilisi olan Necdet’i kullanmaktadır, hem de İstanbul’dan kurtulmak için
işgalci kuvvetlerin komutanlarından biri ile aşk oyunu oynamaktadır. Leyla
burada çıkarları uğruna bütün geleneğini, bağlı bulunduğu milletin değerlerini
satan bir kuşağın temsilcisidir.
Leyla, İngiliz komutanı Captain Jackson
Read’in yapısını ve konumunu beğenmektedir ve onu kurtuluşu olarak görmektedir.
Bu sebeple devamlı olarak onun peşinden koşmakta ve onu etkilemeye
çalışmaktadır. Sürekli İngilizlerin düzenledikleri balolara katılmaktadır.
Buralarda sabahlara kadar içip, kendini Captain Jackson’un kollarına atmaktadır.
Bu arada da Necded ile de nişanlıdır. Bir diğer kişi ise Major Will’dir. Will
İngiliz kültürünün kötü tarafını temsil etmektedir ve kendisi eşcinseldir.
Eserde devamlı olarak Will’in eşcinsel tutumu ön plana çıkarılmaya
çalışılmıştır. Burada amaç homoseksüellikleri ile bilinen Sodom ve Gomora
halkına yansılama yapmak amaçlanmıştır. Eserde birkaç yerde bu tutum açıktan
olarak verilmektedir;
“kadınların
dekolteleri insanın zihninden her fena düşünceyi kovacak kadar hilesizdi. Lakin
buna rağmen Major Will’in salonları, caz denilen barbar musıkinin ahenginde
iki, kızın Sodom’cu sarmaşmalarından, iki rakip arasında bir kan dökümüne kadar
her çeşit ihtiraslı hâdiselere sahne oldu.”[6]
“iki
genç kız arasında geçen Sodom’cu sevişmenin bütün teferruatını alçakça seyredip
duruyormuş.”[7]
“Jackson
Read, ateşli bir Mukaddes Kitap okuyucusu olan annesinin hayalinde Türkiye’nin
bir Sodomve Gomore’den, bir Babil’den, bir Ninova’dan farkı olmasa gerekti.
Zira Mukaddes Kitap’ta isyanları ve günahları dolayısıyla Allah’ın gazabına
uğramış lanetli ülkelerin her bahsi geçtikçe ihtiyar kadın hemen başını sallar:
‘Mutlaka şimdiki Türkiye de böyle bir şey olacak!’ derdi” [8]
Yazar Major Will üzerinden, Sodom ve
Gomora, Lut kavmi ile bir bağlantı kurmuştur. Diğer bir nokta ise aslen Türk
olmalarına rağmen, ülkelerine işgal eden komutanlara bakış açısıdır. Burada da
yazar İstanbul’u bir anlamda Sodom ve Gomora yapmaktadır. Çünkü burada
insanların kendi öz benliklerini, kültürlerini, ahlaklarını bırakıp çıkarları
uğruna her türlü pisliğe bulaştıkları görülmektedir. Azize hanımın davranışları
bu düşünceleri onaylayan niteliktedir. Azize hanım kocasının ilgisizliğinden
dolayı Captain Marlow’a yanaşmaktadır. Böyle olayların arka arkaya geldiği
eserde son olarak; iki bacağını savaşta kaybeden bir Türk askerinin tramvaya
binme sahnesinde yaşanmaktadır. Burada yine bir İngiliz zabiti ve Türk kızı
tramvaya binerken bu zabitin eline aldığı iskarpinlerin üzerine basarlar, bu
hareketten sonra bağıran zabite birde azarlayarak cevap verirler. Bu durumdan
sonra beri, İstanbul’da sadece Leyla için kalan Necdet’in yüreği parçalanır ve
artık Anadolu’ya geçmeye karar verir. Artık Leyla onun için hiçbir şeydir.
Buradaki konu bizi, Tevrat’ta anlatılan Sodom ve Gomora’ya götürmektedir. Lut
nasıl ki kendisini Sodom ve Gomora’ya gelen azaptan kurtardı ise Necdet’te aynı
şekilde kendisini İstanbul’un bu Sodomvari tutumundan kurtarmıştır.
Yansılama metodunun kullanıldığı tek
eser Kutsal Kitaplar’daki Sodom ve Gomora olmamıştır. Eserde yer alan ve eser
boyunca İngiliz ahlakını vermeye çalışan isim Captain Jackson Read üzerinden
yansıtılmaktadır. Yazar eserinin başında, Captain Jackson Read’ı betimlerken
onun, güçlü yapısı ve en çok ta kadınları etkileyişinden bahsetmektedir ve onun
Don Juan maskesi taktığını belirtmesi bizi bir başka metinlerarası ilişkiye
götürmektedir.
“Sıcak
bir yaradılışınız var; soğuk görünmeye çalışırsınız. Romanesk ve saf
yüreklisiniz, şüpheci ve materyalist süsü takınırsınız. Kuruntulusunuz, bunu
merhametsiz bir Don Juan maskesi altında saklarsınız. Bütün bu sıkıntılı
rolleri kimin için oynuyorsunuz? Birkaç tane beyinsiz kadını hayrete düşürmek
için mi?” [9]
Burada Don Juan adlı bir efsaneye
yansılama yapılmaktadır. Bu efsaneye göre; Don Juan adında bir genç soylu bir
ailenin kızını baştan çıkararak, kızı kendine aşık etmiştir ve kızın babasını
öldürmüştür. Daha sonra mezarlıkta babanın heykelini saygısızca kendisiyle yemek
yemeye davet etmiş ve heykel daveti kabul etmiştir. Babanın heykeli yemeğe Don
Juan’ın ölümü için gelmiştir. Heykel Don Juan’ın elini sıkmak istemiş ve Don
Juan elini uzattığında onu cehenneme sürüklemiştir. Sodom ve Gomore eserinde de
Captain Jackson bu görevi üstlenmiş durumdadır. Efsane de olduğu gibi aklına
girdiği kadınların hayatlarını bozmaktadır. Jackson romana adeta Türk
kadınlarının akıllarını çelen bir Don Juan görevi görmesi için esere
alınmıştır. Tasvirleriyle ve kadınların ona olan ilgisi bunun bir göstergesi
niteliğindedir. Hele o delikanlı… O
tunçtan bir genç Tanrı heykelidir.[10]
Bunun gibi birçok betimleme ile
Captain Jackson’un Don Juan efsanesine dönüştürüldüğü görülmektedir. Efsaneye
göre zarar gören kızın babası olurken, Sodom ve Gomore’de Necdet zarar
görmektedir. Her iki metinde de aşık olan kızın bir etkilenmekten başka işlevi
yoktur. İki metinde de sonunda Don Juan istediğine erişememektedir. Sodom ve
Gomore’de tekrar Leyla’nın evine giden Captain Jackson, kendisine kapının
açılmamasıyla karşılaşır. Ayrıca roman boyunca mektuplaştığı annesinin bir
isteğini bile yerine getirememesinden yakınmaktadır. İstanbul’a geldiklerinde
bütün bu topraklarının sahibi olduklarını sanırlarken, sonunda hiçbir şey
alamadan gitmişlerdir. Bu durum bize Don Juan’ın sonunda cehenneme çekilmesini
anımsatmaktadır.
Eserde geçen diğer yansılama
örnekleri ise şöyle sıralanmaktadır; Faust, Genç Werther’in Acıları, Romeo ve
juliette, Binbir Gece Masalları dır.
Goethe’nin Faust adlı eserinde,
eserin başkahramanı olan Faust hayatını felsefeyi, tıbbı, doğa bilimlerini
çözmek için gençlik ve olgunluk çağını harcamıştır. Geri dönüp bakan Faust,
yanlış yaptığını anlar ve bu memnuniyetsiz durumdan kurulmak için ruhunu
şeytana satar. Sodom ve Gomore’de ise Captain Maslow ve Captain Jackson
arasında geçen bir konuşmada kendisinin Faust gibi olmadığını, ruhunu size(
Captain Maslow ve onun gibilere) satmadığını, bu tuzaklara düşmediğini ifade
eder.
“Fakat
ne yazık ki ben Faust gibi saf yürekli değilim ve bunu siz herkesten daha iyi
bilirsiniz. Tam on senedir beni ‘cinsi latif’ aleyhine kendi Gomore’lik
meyillerinize çekmek istediniz .”[11]
Diğer bir eser ise William Shekaspeare’in
Romeo ve Julliette’tir. Burada Julliette’nin yazıldığı zaman ile günümüz zamanı
arasında bağlantı kurularak, bir mizah unsuru olarak kullanılmaktadır. Yazar
eserin yazıldığı dönemde, kadınlara duyulan aşkın inanılmaz biçimde abartılı
olduğunu yansıtması açısından Captain Marlow’un ağzından şu cümleleri verir; “Hamdolsun ki Romeo- Juliette zamanında
telefon icat edilmemişti. Yoksa şairler vasıtasıyla bize nakledilen ahların
vahların kırk katını dinlemek zorunda kalacaktık” [12]
Goethe’nin Genç Werther’in Acıları
adlı eserinden bir yansıma da Sodom ve Gomore’de kendine yer bulmuştur. Eserde
Werthervâri olarak geçen kelimenin biz, Goethe’nin bu eserine bir yansılama
yaptığını anlıyoruz. Burada anlatılmak istenen Werther’in Lotte ile olan ve
dostluk- aşk arasında sıkışan bir hayattan bahsedildiğidir. Sodom ve Gomore’de
de böyle bir telkinde bulunularak, “Hemen
Allah sizi Werthervâri aşklardan sakınsın!”[13]
Doğu edebiyatında masal geleneğinin
en bilindik eseri olan Binbir Gece Masalları’ndan anlatım şekli esere
yansımıştır. Captain Jackson Read, Marlow’a gördüğü bir rüyayı anlatırken,
Binbir Gece Masallarında Şehrazat’ın
masalı anlattığı ortamın betimlemesini yapmaktadır.
“Tıpkı
‘Binbir Gece’ masalı buluşmalarında olduğu gibi bir sakallı uşak önüme düştü,
beni bir karanlık araba kapısından geçirdi, ayak altında çıtır çıtır çıtırdayan ince hasır döşeli merdivenlerden
çıkardı ve bir geniş divanhanenin eşiğinde, başı örtülü bir ihtiyar kadına
teslim etti.”[14]
2.
Gizli Alıntı (Aşırma)
Kubilay Aktulum eserinde; bir sözcenin ayraçlar ya da italik yazı
kullanılmadan, sözcenin geldiği yapıt ya da yazarın adı belirtilmeden yapılan
alıntıdır [15]diye
tanımlamaktadır. Sodom ve Gomore’nin son bölümünde Türk ordusu, Yunanlıları
İzmir’den çıkarttıklarında geriye dönüp arkasına yaşanılanlara bakan, Necdet;
içinde bulunduğu durumun fakına varır ve kendisini nasıl böyle bir hataya
düştüğü konusunda sorgulamaya başlamaktadır. Yazar bu sorgulamayı Homeros’un
İlyada ve Odesiyya destanlarında geçen bir parçayı yazarın adını ve eserini
vermeden olduğu gibi Necdet’in kafasındakiler olarak yansıtmaktadır.
“Genç adam, Truva kalesinin
etrafında galip Achille’in hiç sönmeyen bir kin ile mağlup düşmanı Hektor’un
cesedini zafer arabasına bağlayıp niçin yerden yere sürükleyerek dolaştığını ve
nihayet bununla da öfkesini alamayarak bir kayanın üstünde niye yumruklarını
ısırdığını şimdi her vakitten daha iyi anlıyordu.” [16]
Kaynakça
Aktulum Kubilay, Metinlerarası İlişkiler, Öteki
Yayınları, Ankara, 2000
Byron Lord, Don Juan, Çev., Halil Köksel, Yapı Kredi
Yayınları, Kâzım Taşkent Klasikler Dizisi, İstanbul, 2003
Goethe Jon Wolfgang Von, Genç Werther’in Acıları, Çev., Nihat
Ülner, Can Yayınları, İstanbul, 2007
Goethe Jon Wolfgang Von, Faust, Çev., İclal Cankorel, Doğu Batı
Yayınları, Ankara, 2011
Karaosmanoğlu Yakup
Kadri, Sodom ve Gomore, İletişim
Yayınları, İstanbul, 2006
Kuran-ı Kerim
Kutsal kitap
Onaran Alim Şerif, Binbir Gece Masalları 1-2-3, Yapı
Kredi Yayınları, İstanbul, 2010
Shakespeare William, Romeo ve Juliet, Çev., Safiye Gül
Avcı, Parola Yayınları, İstanbul, 2014
[1]
Aktulum Kubilay, Metinlerarası İlişkiler, s. 117.
[2]
A.g.e., s. 118.
[3]
Makalede Sodom ve Gomora olarak geçen
kısımlar Tevrat’ta belirtilen Sodom ve Gomore olup, eser ismi ile karıştırılmaması
için böyle bir yol izlenmiştir.
[4]
Eski Antlaşma( Tevrat ve Zebur), Yaratılış, 19, 4 s. 17.
[5]
A.g.e.,19,25, s.18.
[6]
Karaosmanoğlu Yakup Kadri, Sodom ve Gomore, s. 109.
[7]
A.g.e. s. 117.
[8]
A.g.e., s.124.
[9]
A.g.e., s. 49.
[10]
A.g.e., s. 48.
[11]
A.g.e., s.47.
[12]
A.g.e., s.51.
[13]
A.g.e., s.156.
[14]
A.g.e., s.156.
[15]
Aktulum Kubilay, Metinlerarası İlişkiler, s. 104.
[16] Karaosmanoğlu Yakup Kadri, Sodom ve Gomore,
s, 282.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder